Yazı yazmak
[DevKadın Bülteni ekim 99 sayı 8]

Yazı yazma, düşüncelerim yazılı ifade etme alışkanlığım henüz tam olarak kazanamamış bir insanın, anlatım sıkıntısı duyması, konuyu derli toplu ifade edememesi, yazdıklannda dağınıklık, kopukluk, cümlelerinde bozukluk olması son derece doğaldır. Bu nedenle de çoğumuz, yazdıklanmızı beğenmez, bunları başkalarma göstermekten utanır, yayınlanması için verdiğimizde beğenilmeyip yayınlanmayacağından, insanların bizi küçümseyeceğinden çekiniriz. Böylesi ruh haline düşen insanlarda genellikle görülen düşünce ve davranışları ise şöyle özetleyebiliriz:

Bazıları, bu çekingen, kendine güvensiz ruh hali içerisinde yazı yazmaktan vazgeçer ve bu işin kendisine göre olmadığım düşünür. Aslında bu bir kaçıştır. Mücadeleci bir insanın kesinlikle başvurmaması gereken yollardan biridir bu. Çünkü daha önce de dediğimiz gibi, kimse doğuştan "yazar" doğmaz. Bunlar öğrenilebilen şeylerdir. Tamamen bir birikim ve kültürel gelişim sorunudur, înatla yazmak, okumaktartışmak ve düşüncelerimizi yazılı ifade etmeye çalışmak gerekir. Bir çok insan ise bir başka kolay yola sapar. Yazmak istediği konuda kendisi bir yazı yazmak, kendisin! buna zorlamak yerine, bu konuda yazılmış bir başka yazıyı alır, ordan bir cümle, burdan bir cümle, derken, yazıyı "yazmış" olur. Oysa bunun bize kattığı hiçbir şey olmadığı gibi, böyle bir şey hem kendimizi kandırmak, hem de okuru kandırdığınım sanmak olur. Taklitçilik, bizi hiçbir zaman geliştirmez, aksine kendi yeteneklerimizin ortaya çıkmasını engeller. Elbette ki yazı yazarken bir çok kaynak tarama ihtiyacı duyabiliriz, bu kaynaklardan alıntılar yapabiliriz. Örneğin yazmak istediğimiz bir konuda başvurduğumuz kaynak, konuyu çok güzel, çok doğru ifade etmiş olabilir. Ve konuya biz de aynı açıdan yaklaşmak isteyebiliriz. Ama yazdığımız konu üzerinde kendimizin de bir fikri olmalı ve anlatımımız mümkün olduğu kadar kendi üslubumuzla olmalıdır.

Daha önce de ifade ettiğimiz gibi başlangıçta yazılanınız pek de güzel olmayabilir. Anlatımımız, üslubumuz, okuduğumuz kaynakların etkilerim taşıyabilir. insanın kendi cümleleri ile yazmaya başlaması da bir süreç ve birikim sorunudur çünkü. Kendimize özgü bir üslubu ancak zaman içinde kazanabiliriz. Ama önemli olan, kendimizi buna zorlamaktır. Bunun için kendi kendimize çeşitli alıştırmalar yapabiliriz. Örneğin bir yazıyı okuduktan sonra kapatıp, sonra da okuduklarımızı, anladıklarımızı kendi cümlelerimizle anlatmayayazmaya çalışmak bir yöntemdir.

Sadece okuduklarımızla ilgili değil, bir çok konuda benzer yöntemlerle yazı yazma alıştırmaları yapabiliriz. Örneğin izlediğimiz bir filmi yazılı olarak anlatmaya çalışabiliriz. Daha sonra bu filmin bir değerlendirmesin! yapabiliriz. Yani filmde bizi en çok ne etkiledi, neleri doğru bulduk, neleri yanlış bulduk vs. Okuduğumuz bir hikayeyi, bir romanı aynı şekilde anlatmaya çalışabilir, sonra da yine bunun bir değerlendirmesini yapabiliriz. Günlük yaşamda karşılaştığımız ve bizi etkileyen olaylarla ilgili aynı şeyi yapabiliriz. Daha başka bir çok yöntem bulup, kendimizi yazı yazma konusunda zorlayabiliriz. Yeter ki şunu unutmayalım: Yazı yazmak, kendini ifade etmenin bir biçimidir. Bu nedenle de yazdığımız herhangi bir yazıda, başkalarının düşünceleri ve cümleleri değil, bizim düşüncelerimiz ve cümlelerimiz olmalıdır.

Yazdığımız yazıları arkadaşlarımızla paylaşmak, yayınlanabilecek yerlere göndermek konusunda kendimize güvenmeliyiz. Yine aynı şekilde, yazdığı yazıyı bizimle paylaşmak isteyen bir arkadaşımıza yaklaşımımız da çok önemlidir. Kuşkusuz arkadaşımızın hevesini kırmamaya, kendine güvenim zedelememeye, onu rencide etmemeye özen göstermeliyiz. Ama bu demek değildir ki, onun yazdığı yazı ile ilgili "aman ne güzel olmuş, çok güzel" vs. den başka bir şey söylememeliyiz. Aksine, arkadaşımızın yazdığı yazıyı, yapıcı bir tarzda eleştirebilmeli, eğer hataları ya da eksikleri varsa bunu ona gösterebilmeli, yazısında cümle bozuklukları varsa bunlara dikkatim çekmeli ve bu bölümleri yeniden yazmasını önerebilmeliyiz.

Şunu unutmamalıyız: Özellikle yazı yazma alışkanlığı yeterince gelişkin olmayanlar açısından, bir yazının bir kerede yazılıp bitirilmesi mümkün değildir. Biz ne kadar özenle yazsak da, onu gözden geçirdiğimizde, bir arkadaşımızla paylaştığımızda, düzeltilmesi gereken bir çok yönü çıkacaktır. Bu bazen içeriğine ilişkin, bazen anlatım tarzına ilişkin, bazen ise cümle bozuklukları vb. ile ilgili olabilir. Bir yazıyı iki, üç hatta daha fazla kereler yeni baştan yazmak zorunda bile kalabiliriz. Öyle kalemi elimize alınca, ya da daktilonunbilgisayarın basma geçince bir seferde yazıp bitirip, üzerinde hiç uğraşmaksızın güzel bir yazı yazacağımızı düşünmek, bunu beklemek hayalcilik olur. Bu nedenle de, işin kolayına kaçmadan, üzerinde uğraşıp düzelterek, zaman zaman arkadaşlarımızla, yakınlanmızla konuşup tartışarak yazımızı zenginleştirmeli, onu daha iyi hale getirmeye çalışmalıyız.

Bu arada şuna da dikkat etmeliyiz. Yazımıza ilişkin arkadaşlarımızın, yakınlanmızın önerdiği şeyleri, olduğu gibi alıp, onların cümleleriyle yazımıza geçirmemeliyiz. Bu tıpkı bir kitaba bakarak yazmak gibi bir şey olur. Yazımızda böyle cümleler iğreti ve yabancı durur, yazının bütünlüğüm! de bozar. Üstelik bizim gelişimimize de bir katkısı olmaz. Aynı konuya, bir arkadaşımıza yardımcı olurken de dikkat etmek gerekir. Örneğin arkadaşımızın yazdığı yazıda bir cümle bozuk olabilir, ya da anlatımı yetersiz olabilir. Ona, "bunu şöyle düzelt" ya da "şöyle ifade et" demek, onu kolaycılığa itmek olacağı gibi yazının bütünlüğünü de bozar. Biz arkadaşımıza eksik ve yanlışlarım belirtmeliyiz ama bunları o kendisi tamamlamalı, kendisi düzeltmeli. Birbirimize ancak böyle yardımcı olabiliriz.

Arkadaşlarımızla birbirimizi sürekli yazmaya ve okumaya teşvik etmeliyiz. Okuduklarınım, yazdıklarımızı, çevremizle paylaşmalıyız. Bu kendimizi geliştireceği gibi, arkadaşlarımızı da geliştirir. Birlikte olduğumuz zamanları boş gevezeliklerle geçirmek yerine, böyle şeyler konuşmak, tartışmak bizim için bir ihtiyaç haline gelmeli. DevKad bülteni bizim için çok önemli bir araç. Biz bu bülteni, politik seviyesi yüksek, entelektüel bir kesim için çıkarmıyoruz. Tam tersine, toplumsal sorunlara azçok duyarlı, eşitsizliklere (sadece kadın erkek eşitsizliğine değil toplumdaki bütün eşitsizliklere) tepkili, çevremizi kuşatan yozlaşmayaçürümeye rağmen içinde temiz bir şeyler yaşatabilen bütün kadınlara ulaşabilmek için çıkarıyoruz.

Bu bültende yayınlanan yazıların "mükemmel" olması gerekmiyor. Bazıları bu bültende yayınlanan yazıları küçümseyebilir, çok basit, seviyesi çok düşük vb. bulabilirler. Bizim böyle bir rahatsızlığımız yok. Yeter ki bu yazılar çarpık bir mantığın ürünü olmasın. Yeter ki bu yazılar, anlaşılmaz olmasın. Bu yazıları okuyan okurlarımız "çok güzel yazmış, ama ne demek istemiş?" diye düşünmesin. Kendini biraz zorladığında, yazıda ne denmek istendiğim genel düzeyde anlasın ve bu yazıdan bir şeyler de öğrensin aynı zamanda. Bu yeterlidir bizim için. Kaldı ki politik seviyesi daha yüksek, daha teorik vb. yazılar okumak isteyenler devrimci hareketin diğer yayınlarında bunu zaten bulabilirler. Bu DevKad bülteninin misyonu değildir. DevKad bülteni yasamdaki bir başka ihtiyaca cevap veriyor.

Bu nedenle, tüm arkadaşlarımızın, tüm okurlarımızın bu bültene yazılarıyla katkıda bulunmasını istiyoruz, içimizden birilerinin üslubuyla, içimizden birilerinin bakışıyla, yaşamı ve mücadeleyi birlikte sorgulayalım, birlikte tartışalım, birlikte çözümler arayalım. O zaman bu bülten bize daha yakın olacaktır.



Devrimci Kadın

Hauptseite